Arz ve Talep Yasası Açıklaması

Görsel Pixabay

Merhaba temettü emekliliği yolculuğumu anlatmaya çalıştığım bloguma bir şekilde uğrayan yolcu, hayatımdan, dünyadan ve ekonomiden bahsetmeye devam ediyorum. Asıl mesleğim iktisat / ekonomi olmadığı için bazı terimleri ve işleyişleri de öğrenmeye çabalıyorum. Bu yazımızdaki konumuz arz, talep ve bunlar arasındaki denge olacak. İyi okumalar. 

İnsanoğlunun parayı bulmasından bile önce ekonominin hayatımızda olduğu, iyi ya da kötü bir şekilde işlediğini biliyoruz. Bin yıllardır ekonominin tek bir kuralı var; arz ve talep. Ekonominin en temel kavramı olduğunu düşündüğüm bu denge ne iş yaparsanız, hangi sektörde çalışırsanız çalışın günlük yaşantınıza entegre olmuş durumdadır.

Öncelikle klasik açıklamaya bir bakalım "Arz ve talep yasası, bir kaynağın satıcıları ile o kaynağın alıcıları arasındaki etkileşimi açıklayan bir teoridir. Belirli bir mal veya ürünün fiyatı ile insanların onu satın alma veya satma istekliliği arasındaki ilişkiyi tanımlar. Genel olarak, fiyat arttıkça, insanlar daha fazla arz etmeye ve daha az talep etmeye isteklidir ve fiyat düştüğünde bunun tersi de geçerlidir." sanırım bu açıklama çok bilimsel oldu, elimizden geldiğince halk diline indirgemeye çalışalım. Arz talep dengesinin temellerini anladıktan sonra ekonominin daha karmaşık yönlerine hakim olmaya başlayabilirsiniz.

Öncelikle Talep Nedir?

Bu yazıyı hazırlarken karıştırdığım bir çok kaynak öncelikle arzın ne olduğunu açıklıyor olsa da talebi anlamanın daha önemli olduğu kanaatindeyim. 

Türk Dil Kurumuna göre Arapça kökenli olan ṭalep kelimesinin manası,
  1. Bir kimseden bir şeyi yapmasını veya yapmamasını isteme, dileme, istem.
  2. İstek.

Kısaca anlatmak gerekirse, bir mal veya hizmet için ne kadar çok alıcı olursa talep o kadar yüksektir, piyasada o kadar çok alıcı olmak isteyen kişi ya da kurum vardır. Bu durum satıcıların ellerindeki ürünlerin fiyatlarını yükseltmesine neden olur. 

Ancak bir malın fiyatı artarsa, ürüne olan talep - birkaç belirsiz durum dışında - azalacaktır. Bunu gerçek hayatta göstermek gerekirse covid-19 pandemisi başladığında o an için ülkemizde az bulunan ancak hızlı şekilde üretime geçilen maskelerin fiyatları astronomik derecede yükselmiş hatta karaborsaya düşmüştü. Bir adet cerrahi maske için 5 TL ödediğimi hatırlıyorum. Daha sonra devlet tarafından maske satışına 1 TL üst sınır konulması ile fiyatlar birden aşağıya indi, piyasaya yeni maske üreticilerinin de girmesi ile 1 TL'nin altında satılmaya başlandı. Omicron varyantının diğer varyantlara göre daha bulaşıcı olması ancak daha hafif atlatılması, aşı ve hastalık geçirilerek kazanılan bağışıklık oranının artışı ve alınan diğer önlemler ile birkaç ay önce pandemi dünyanın gündeminden çıktı, artık maske takma zorunluluğu da yok. Günümüzde maske talebi de artık çok düşük seviyelerde, sonuç olarak stok ve üretici fazlalığı pandeminin başında 5 TL'den satılırken devlet yasağı ile maksimum 1 TL'den satılma zorunluluğu getirilen cerrahi maskeler şu an 0.20 TL altında satılıyor.

İçerisinde 50 adet maske bulunan kutular 9.95 TL'ye satılıyor, tanesi 0.20 TL'nin altına inmiş durumda.

Gene aynı dönemde el ve vücut dezenfektanı talebinin çok artması hatta piyasada kolonya bile kalmaması nedeni ile bu ürünlerin fiyatlarında astronomik rakamlar görmüştük. Talep o kadar fazla, üretim ise o kadar kısıtlıydı ki parası ile bile bulamamıştık. Şu an ise piyasada alıcı olmadığı için bu ürünlerin fiyatlarında ciddi düşüşler yaşanıyor.

El dezenfekte amacı ile kullanılan 100 ml jel 10 TL'den 1 TL'ye düşmüş, %90 indirimli.

Gene el dezenfeksiyonu amacı ile kullanılan 150 ml dezenfektan sprey 20 TL'den 3 TL'ye düşmüş, %85 indirimli.

Bu örneklerde, talep azalmasının fiyatları ne kadar etkileyebileceğini gördük. Şahsi düşüncem ekonomiyi asıl etkileyen faktörün talep olduğu, daha doğrusu talebin dengeleyici faktör olarak birazdan açıklayacağım arzdan daha önemli olduğudur. Ancak talebin dengeleyici faktör olması için birkaç koşulu bulunduğunu da söylemem gerek;
  1. Ürünün alternatifi olmamalıdır,
  2. Temel bir ihtiyaç malzemesi olmamalıdır, 
  3. Üretici malın fiyatını tekel olarak belirleyebilmelidir.

Gelelim Arza

Türk Dil Kurumuna göre Arapça kökenli olan arz kelimesinin manaları,
  1. Sunma,
  2. Piyasaya mal sürülmesi, sunu,
  3. Yüksek bir makama anlatma, bildirme.

Bir ürün ya da hizmet için piyasada talep varsa üreticilerin de piyasaya sunması gerekir. Bir ürün ya da hizmetin fiyatı arttığı zaman üreticiler daha fazla kar edebilmek umudu ile piyasaya daha fazla ürün pompalamak isterler. Ancak bu üretim artışını karşılayacak talep olmazsa da fiyatların düşmesi kaçınılmaz olacaktır. Bu durumda üreticiler kar etmek amacı ile bu ürünlerle beraber kullanılabilecek ek ürünler piyasaya sürmek isteyebilirler, örneğin bir akıllı telefon üreticisi eş zamanlı olarak kulaklık üretmeyi tercih edebilir. 

Arz Talep Dengesi

Arz ve talep yasası 1776'da Adam Smith tarafından popüler hale getirilmiş bir ekonomik teoridir. Talep yasası, daha yüksek fiyatlarla alıcıların daha az mal talep edeceğini açıklarken arz yasası ise daha yüksek fiyatlarla satıcıların daha fazla mal tedarik edeceğini açıklar. Bu iki yasa, gerçek piyasa fiyatlarını ve bir piyasada işlem gören malların hacmini belirlemek için etkileşime girer. 

Tarihte, piyasadaki bir mal için gösterilen taleple o malın fiyatı arasındaki ters yönlü ilişkiye değindiği bilinen ilk kişi İbrahim ibn Edhem'dir (718-782).

Almamakla onu ucuzlatınız. Kendisine bir malın pahalı olması nedeni ile şikayette bulunulan İbrahim ibn Edhem Vikipedia

Arz ve talep optimal bir dengede buluşur, kaynak IMF.

Arz ve talep ilkelerinin piyasa davranışını tahmin etmede çok etkili olduğu gösterilmiştir. Üreticiler daha fazla kar etmek isterken tüketiciler ise daha az harcama yapmak isterler. Üreticiler mal ve hizmetlerini yavaş yavaş yükselttikçe piyasada alternatifleri ve daha ucuz maliyetlileri aranacaktır. Piyasa bu durumda her iki tarafından da yararına olacak bir optimal denge oluşturacaktır. Arz ve talep, piyasa davranışını büyük ölçüde yönlendirir, ancak bunu doğrudan belirleyemez.

Ekonomik ortam serbest bir piyasa değilse, arz ve talep neredeyse o kadar etkili değildir. Sosyalist ekonomik sistemlerde hükümet, arz veya talep koşullarından bağımsız olarak tipik olarak emtia fiyatlarını belirler. Ancak hükümet arz veya talebi her zaman kontrol edemez. Bu durum, Venezuela'nın gıda kıtlığı ve 2010'dan itibaren yüksek enflasyon oranları incelendiğinde açıkça görülebilir.

Kıssadan Hisse

Hisse senetleri de dahil olmak üzere bütün emtiaların fiyatları, piyasada arz ve talebin etkileşimi ile belirlenir. Ortaya çıkan fiyat, denge fiyatı olarak adlandırılır ve malın üreticileri ile tüketicileri arasında oluşan bir anlaşmayı temsil eder. Dengede, üreticilerin arz ettiği mal miktarı tüketicilerin talep ettiği miktara eşittir.

Arz ve talep ilkeleri, yüzyıllar boyunca farklı piyasa koşulları boyunca tekrar tekrar gösterilmiştir. Bununla birlikte, mevcut ekonomi hiç olmadığı kadar küresel ve makroekonomik güçleri tahmin etmek zor olabilir. Arz ve talep etkili göstergelerdir, ancak somut tahmin ediciler değildir.

Arz ve talep teorisi, yalnızca akıllı telefonlar ve kulaklıklar gibi fiziksel ürünlerle değil, aynı zamanda ücretler ve emeğin hareketi ile de ilgilidir. Daha gelişmiş mikro ve makroekonomi teorileri, ekonomik fazla, para politikası, dışsallıklar, toplam arz, mali teşvik, esneklik ve eksiklikler gibi kavramları uygun şekilde göstermek için genellikle arz ve talep eğrisinin varsayımlarını ve görünümünü ayarlar. 

Akılda kalması gereken cümle, bir ürünün fiyatı yükselirse alıcısı azalır, düşerse alıcısı artar, piyasa bir dengeye oturur. Kalın sağlıcakla.

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski

نموذج الاتصال